Tuna Nehriyle ilgili acayip bir seye denk geldim, size de anlatayim dedim. Aslinda kac zamandir yazacagim guya bunu, ama bir turlu oturamadim basina, hakkini veremeyecegim diye korkmaktan... Hakiki Oz TunaTuna, Almanya'nin guneybatisinda bir yerde basliyormus. Daha dogrusu birkac yerde: Breg ve Brigach nehirleri, karstik kaynaklarindan ciktiktan bir 30'ar km. kadar sonra, Donaueschingen sehrinde birlesip Tuna nehrini olusturuyorlarmis. Aslinda yanlis anlamadiysam, kimi "resmi" kaynaklara gore Tuna'nin basladigi yer, bu nehirlerin birlestigi yer degil de bir-iki km. berideki ciliz bir kaynak imis. 100 m. kadar aktiktan sonra Brigach'a katiliyor bu kaynagin suyu. Haritada bakinirken o yorede ufak tefek birkac kaynak daha gordum, belki de turistik hale getirilmeye uygun olan bir tanesini secip "aha budur", demislerdir... Breg'in ya da Brigach'in kaynaklarinin Tuna'nin "asil" kaynagi oldugunu iddia edenler de var. Breg'len Brigach birlesiyor, Tuna oluyor. Aslinda dusununce, zor bir sey, buyuk, bircok kolu olan bir nehrin "asil" kaynaginin hangisi olduguna karar vermek. Nebleyim, ornegin iki kolun birlestigi bir yerde, hangisi "ana nehir", hangisi "su getiren kol" olacak? Kaynagi, birlesme noktasindan en uzakta olan kola mi ana nehir diyecegiz? Yoksa en cok su getirene mi? Ya da iki nehirden biri, birlesme noktasindan sonra giden dogrultuyla ayni dogrultuda geliyorsa, digerini ona baglanmis mi kabul etmek lazim ("duz giden yola" dik geliyor diye)? Cografyacilarin isi de zor be arkadas... ![]() Brigach (sol) + Breg (sag) = Tuna (Ister istemez ulkeler/milletler geliyor insanin aklina. Ornegin iki koldaki damlalar da ayri ayri "sanli nehirlerinin kahraman gecmislerini" anlatiyorlar midir kendi aralarinda? Birlesmeden sonra, her iki taraf digeri icin "onlar bize katilan ciliz bir deredir" mi diyordur?) ![]() Tuna'nin "resmi" (?) kaynagi. ![]() Kaynagin duduk kadar suyu Brigach'a dokuluyor. Daglar gibi deltalarBu iki nehrin birlesme noktasindan sonra, 2800 km. boyunca "dere tepe" duz gidip, sonunda Karadeniz'e dokuluyor Tuna. Ilginctir, neredeyse dibinden gectigi kardesi Ren Nehri ise, 1300 km. kadar yol alip, Kuzey Denizi'ne dokuluyor. Kus ucusu 2000 km. var bu iki nehrin denize dokuldukleri noktalar arasinda. Tuna'nin Karadeniz'e dokuldugu yer, Romanya ve Ukrayna'ya yayilmis, koskocaman bir delta: Tuna Deltasi. UNESCO burayi uzerindeki zengin ekosistemden dolayi "Dunya Mirasi" listesine almis. Enteresan sekilde, nehrin basindakine benzer bir durum burada da sozkonusu; Tuna, Karadeniz'e dokulmeden once bu delta uzerinde birkac parcaya ayriliyor, ve bu parcalarin hangisinin "asil Tuna" oldugunu, ve dolayisiyla Tuna'nin tam olarak nerede denize dokuldugunu soylemek guc... ![]() Tuna Deltasi Ufak bir parantez acip gecenlerde rastladigim, bu yoreyle ilgili ilginc bir seyi gostereyim size. Tuna Deltasinin Romanya'daki bolumunde, Karadeniz'in dibinde, Babadag diye bir kasaba var. Hatta burada ayni adla anilan (sanirim Tuna sayesinde olusmus) bir de gol var. Gecenlerde internet'te Romanya muzikleri ararken bu Babadag yoresinin bir sarki/turkusune denk geldim. Cok sasirdim bu parcayi ilk duydugumda; dinledigim hicbir Romanya muzigine benzemiyordu. Nitekim Wikipedia'da da "The most popular dance from Dobruja [Babadag'in oldugu bolgenin adi, Turkce'de Dobruca diye geciyor] is the geamparale, which is very different from the other traditional dances of Romania." diyorlar. Buyrun, bir dinleyin: Geamparalele de la Babadag Tanidik geldi mi? Hani hucrelerimizdeki organellerden mitokondriler vardir, bilmem biyoloji dersinden hatirlar misiniz? Biyologlara gore, evvel zaman icinde bunlar kendi baslarina, ayri yasayan canlilarmis. Daha sonra katilmislar baska canlilarin icine, oyle ortaklasa yasamaya baslamislar. Biz bugun bunlara "hucrelerimizdeki organellerden biri" diyoruz, ama keratalarin hala kendi, ayri DNA'lari var. Yani dikkatli bakinca gorunuyor bunlarin ayri bir koku oldugu. Iste bu mitokondrileri hatirlatti bu parca bana. Romanya muziginin icinde bir organel gibi, ama dikkatli bakinca, kendine has DNA'si, sesini duyuruyor: Dag-lar gi-bi dal-ga-la-ri ben a-sa-rim a-sa-rim... Bu enteresan muzik transferi, herhalde Karadeniz uzerinden olmus. Peki Tuna da tasimacilik icin kullanildigina gore, acaba Tuna boyunca da muzik transferi ornekleri bulabilir miyiz? Ornegin yine Romanya'da, nden izler de var midir? Oyle bir seylere de denk geldim gibi geldi bir ara, ama emin olamiyorum. (Ornek bulup getirene yuz bin lira veriyorum.) ![]() Babadag (sari raptiyenin oldugu yer). Hupletilen sularin esrariDonelim asil hikayeye... Tuna, bu yukarida bahsettigim (Donaueschingen'deki) birlesmeyle kaydadeger bir nehir olarak yola ciktiktan bir 20 km. kadar sonra, magaracilara ilginc gelecek bir darbe yiyor. Nehir yatagindaki bir bosluk, bir duden, huuup diye Tuna'nin suyunun bir kismini emiyor. Tuna'cik biraz kan kaybedip ilerliyor, sonra bir darbe daha... Sonra bir daha, bir daha. Immendingen ve Fridingen bolgelerinde boyle art arda darbelerle kan kaybeden Tuna, cilizlasiyor, hatta mevsimine gore, belki tum suyunu kaybediyor! Ancak kilometrelerce otede, bir baska kolun baglanmasindan sonra eski sagligina kavusuyor... ![]() Hupleten delik (...mis. Pek bisey anlasilmiyor fotodan.) ![]() Emilen sular (gene pek anlasilmiyor, ama dalgalanmanin basladigi yerde sanirim emilme). Buyrun, bir kafa kariskiligi daha: Sulari tamamen yeraltina emilip, Tuna'nin devamina baglanamadigi zamanlarda bile bu nehre Tuna mi diyecegiz? Sacma olmaz mi? Peki oyle yapmayacaksak, ne yapacagiz? Ornegin minik bir sizinti bile emilmemeyi basarip yola devam ettiginde Tuna deyip, sizinti kesildigi anda adini mi degistirecegiz? Bunu da cografyaci (ya da feylesof) arkadaslara havale edip kacmak, en iyisi. ![]() Bakiniz nasil da emildi. Koskoca Tuna'nin suyunun, altindaki dudenler tarafindan emilmesi bile basli basina ilginc bir sey tabi, yalniz bu dudenler, bu suyu ne yapiyorlar dersiniz? Yapilan boya deneylerinden anlasildigina gore, sularin buyuk kismi, asagi-yukari bir 15 kilometre kadar guneyde, Almanya'nin en buyuk kaynagi olan Aach Kaynagindan cikiyormus. ![]() Aach Kaynagi (Aachtopf) Bu kaynak, yillardir magaracilarin ve dalgiclarin ilgisini cekegelmis, hatta buraya ilk dalisi (?) unlu Alman magara dalgici Jochen Hasenmayer, 1962'de yapmis. Epey de zormus burada ilerlemek, yillar icinde ugrasa didine yavas yavas kesfetmisler birazini, ama sistem gizemini hala koruyormus (isterdim ki bu konuyu da ayrintili yazayim ama ucak saati yaklasiyor ben daha canta hazirlamadim, meraklisi baksin). Peki, Aach Kaynagindan cikan sular nereye gidiyor? 15 km. kadar ilerleyip, bir gole dokuluyorlar. ![]() Tuna'dan Aach kaynagina, oradan da gole giden sular. (Aachtopf'ta birlesen iki kesikli cizgi, yeralti sularini temsil ediyor.) ![]() Aach Nehri, Konstanz'a dokuluyor. Kocaman (50 km. x 10 km.) bir gol bu, degisik bolgelerinin degisik isimleri varmis, ama yanlis anlamadiysam, toptan Constance (Konstanz) diye aniliyor. Isvicre, Almanya ve Avusturya'ya kiyisi var. Hatta bu uc ulke, golun neresinin kime ait oldugu konusunda anlasamamislar, muallak bir sekilde takiliyorlarmis. Buyrun, golun fotosuna biraz daha uzaktan bakalim. ![]() Resimdeki sari raptiyelerin sol ustte olani, Tunadan su calan Aach nehrinin gole baglandigi yer. Aach, bu kocaman gole su bosaltan tek nehir degil, en ciddi su bosalimi, guneydogudaki bir nehir tarafindan yapiliyor (sag alttaki raptiye). Isin ilginci, gole su getiren muhtelif nehirlerin yaninda, kuzeybatidan ayrilan bir nehir de goldeki fazla suyu alip goturuyor (sol alttaki raptiyenin oldugu yer). (Gene bir "cografi felsefe" sorusu: Buraya gol diyeceksek, cografi terim olarak "gol"'le "nehir" arasindaki cizgiyi nerede cekecegiz? Bu soruyu ben sormamis olayim, siz de duymamis olun.) Yani uzun lafin kisasi, Tuna'dan calinmis sular, bu gole bosaldiktan sonra, su sol alttaki raptiyenin oradan yollarina devam ediyorlar. Acaba nereye? Acaba golden suyu alip goturen bu nehrin adi nedir? Aslina bakarsaniz, bu nehirle, sag alttaki raptiyenin oradaki su getiren nehir, ayni adla aniliyorlar, Ren!!! Evet arkadaslar, Konstanz golu, Ren nehrinin yolu ustunde bir gol!! Yani? Tuna'dan calinan sular, Ren Nehrine katiliyor! Bir an durun, dusunun! Rahmetli Temucin Aygen'in damlasiRahmetli Temucin Aygen'in Turkiye'nin az bilinen arkeolojik ve dogal degerleri adli kitabinda, yanlis hatirlamiyorsam, "Toroslar'dan Akdeniz'e bir damlanin oykusu", diye bir bolum vardi. Toroslar'da bir catlaga dusen su damlasi, turlu karstik yer sekillerini asarak, sonunda Akdeniz'e kavusuyordu. Jeolojik bilgiler isiginda yazilmis, pek ilginc bir hikayeydi. Kitabi karistirirken bu bolume geldigimde, basligi iskalayip, "bir catlaktan yeraltina dustum, sonra magarada ilerlerdim, kaynaktan ciktim, selaleden uctum" falan diye giden yaziyi, tum saftorikligimle, "vay be, biz de kendimize magaraci diyoruz, Temo ne bicim maceralar yasamis, adam nerelerden, nasil sag cikmis" falan deyu okumustum... Iste bu damlaninkine benzer bir hikayeyi, Almanya'da bir yagmurda birlikte yere inmis, yeraltinda bir yolculuktan sonra da Tuna'ya katilmis iki damla icin yazdigimizi dusunsenize. Birbirinin etrafinda dans ederek ilerleyen bu iki arkadas (sevgili?), kim bilir hangi "nehir kelebegi"'nin kanat cirpisi sonunda, hic ummadiklari bir anda, birbirlerinden ayriliveriyorlar. Biri kendini yeraltinda buluyor, digeriyse gozu arkada, hizla uzaklasiyor. Ve sonunda, ![]() ![]() Rolativite insanin kendine yakisani giymesidirCok etkilendim iste bu hikayeden, arkadaslar... Nehirler, gittikleri yollar boyunca boyle daha kim bilir ne maceralar yasiyorlar... Bana bu maceralarin, ilgincliklerin bircogu, yukarida cografyaci arkadaslara birakip kactigim turden felsefi geyiklere, metaforlara cok acik gibi geliyor. Boyle son bir geyige dokunacagim izninizle (geyigin de izniyle?). Bir nehrin dogdugu yerden bahsediyoruz ya, bu "dogmak" kelimesi, bize nehrin "yasaminin baslangici"'ni cagristiriyor tabi. Nehir bir kaynaktan doguyor, kilometrelerce gidiyor, yavas yavas buyuyor ("yaslaniyor") ve sonunda belki bir denize dokulerek hayatini tamamliyor. Nehrin uzerinde ilerleyen biri icin (ya da su demin sevgilisinden ayri kalan damla icin), nehrin bu "yasami"'ni "zaman icinde" takip etmek, yol boyunca nehrin feleginden nelerin gelip nelerin gectigini gormek, mumkun. Ama ilginc olan, nehrin butun yasam hikayesinin, aslinda tumuyle, hep, "orada" duruyor olmasi. Yani bir kere yasanan bir hikaye degil bu. Nehrin icine atlayacak herkes, bu yasam hikayesini basindan sonuna kadar izleyebilir. Hatta haritaya baksak, tum bu hayat yolculugunu, bastan sona ayni anda gorebiliriz---ki o zaman, bu "hayat hikayesi" pek de zaman icinde gecen bir seymis gibi gorunmez. Benzer sekilde, nehrin kiyisinda duran bir gozlemci icin de bu hayat hikayesinin pek bir anlami yok belki. Belki oyle biri icin, nehrin hayati, cok daha uzun bir zaman olceginde, nehrin kiyilarini asindirmasi, cokertmesi, yavas yavas yolunu degistirmesi, belki havzasini kaybedip cilizlasmasi vb. seklinde ilerliyor. Iste biri nehirle birlikte giden, digeri nehir kenarinda duran iki gozlemci arasindaki bu cografi-felsefi-geyiksel-rolativistik problemi en guzel sekilde dile getiren bir videoyla kaciyorum huzurlarinizdan. Surc-u lisan eylediysem affola, bayraminiz, yeni yiliniz kutlu ola. Bitmek tukenmek bilmedi be geyiklerin (dipnotlar)
|
|